Almanya – Türkiye İade Hukuku: IRG, Avrupa Sözleşmesi ve İnsan Hakları Kalkanı
Planet

Almanya’dan Türkiye’ye İade: Tam Hukuki Rehber, Prosedür ve Savunma Stratejileri

Federatif Almanya Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki iade meseleleri, standart hukuki prosedürlerin çok ötesine geçmektedir. Karmaşık jeopolitik durumun arka planında, her iade talebi uluslararası hukuk, diplomasi ve temel insan haklarının kesiştiği noktada titiz bir analizin konusu haline gelmektedir.

Bu materyalde, iade mekanizmalarının derinlemesine bir analizini yapacağız, yasal temeli inceleyeceğiz ve Alman mahkemelerinin kararlarını etkileyen kilit faktörleri belirleyeceğiz.

Almanya’dan Türkiye’ye İade ve Sınırdışı Riski mi Var?

İade sürecini durdurmak için geç kalmayın. Alman ve Türk hukuku kapsamında profesyonel iade savunması.

Acil Hukuki Yardım

Almanya ve Türkiye arasında iade anlaşması var mı?

Berlin ve Ankara arasındaki ceza kovuşturması alanındaki hukuki ilişkiler, uzun yıllara dayanan deneyim ve kurumsal anlaşmalara dayanmaktadır. Almanya Türkiye suçluların iadesi, 13 Aralık 1957 tarihinde imzalanan Avrupa İade Sözleşmesi temelinde gerçekleştirilmektedir. Bu belge, tarafları adaletten kaçan kişileri birbirine teslim etmeye zorlayarak tek bir hukuki iş birliği alanı yaratmaktadır. Sözleşme, eski ikili paktların yerini alarak standartlaştırılmış prosedürler ve taleplerin kabul edilebilirliği için net kriterler getirmektedir. Almanya ve Türkiye bu aracı aktif olarak kullanmakta olup, bu durum her yıl işlenen başvuruların istatistikleriyle doğrulanmaktadır. Avrupa İade Sözleşmesi, her iki ülkenin savcılıkları ve mahkemeleri arasındaki iş birliğinin inşa edildiği temel taşını oluşturmaktadır.

Siyasi bağlam, iade süreçleri üzerinde önemli bir etki yaparak ikili ilişkilerde belirli bir gerginlik yaratmaktadır. Almanya’nın yargı organları, özellikle 2016 yılındaki olaylardan sonra Türkiye’deki insan hakları durumunu dikkatle analiz etmektedir. Alman mahkemeleri, siyasi aktivistler veya terör örgütleriyle bağlantılı olmakla suçlanan kişilerle ilgili talepleri incelerken sık sık bir ikilemle karşı karşıya kalmaktadır. Suçlanan kişinin siyasi inançlarıyla motive edilmiş bir talep olduğuna dair makul bir şüphe oluştuğunda iade talebini reddetme yönünde istikrarlı bir uygulama bulunmaktadır. Ankara, Berlin’in bu tutumundan sıklıkla memnuniyetsizlik ifade ederek bunu suçla mücadelede bir engel olarak görmektedir. Bununla birlikte, Almanya’nın hukuki egemenliği, mahkemelerin siyasi baskıyı görmezden gelmesine ve hukukun önceliğini diplomatik uygunluğun üzerine koymasına olanak tanımaktadır.

Almanya’dan Türkiye’ye suçluların iadesi sorusuna yanıt olumlu kalıyor, ancak önemli çekincelerle birlikte. Prosedür otomatik değildir ve her vakanın detaylı bir şekilde incelenmesini gerektirir. Suçluların iadesi, yalnızca çift yargı yetkisi şartıyla mümkündür; yani isnat edilen fiil her iki yargı alanında da suç olarak kabul edilmelidir. Eğer Türk tarafı, Almanya’da ifade özgürlüğü hakkının kullanımı olarak değerlendirilen eylemler için iade talep ederse, bu talep reddedilecektir. Dolayısıyla, anlaşma temeli mevcut ve aktif bir şekilde işlemektedir, ancak uygulanması Alman devletinin anayasal filtreleriyle sınırlıdır.

Almanya ve BAE arasında iade anlaşması var mı?

Almanya Federal Cumhuriyeti ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki hukuki yardım konularındaki ilişkiler, kapsamlı bir ikili iade anlaşmasının olmamasıyla karakterize edilmektedir. BAE, Almanya ile “suçluların iadesi anlaşması olan ülkeler” listesinde, bu terimin klasik anlamında yer almamaktadır. Bu, her talebin uluslararası nezaket ve karşılıklılık ilkelerine dayanarak bireysel olarak değerlendirildiği anlamına gelir. Anlaşmanın olmaması, Almanya veya BAE topraklarında saklanan kişilere güvenlik garantisi sağlamaz, çünkü hukuki yardım mekanizmaları resmi bir pakt olmadan da devreye sokulabilir. Bu tür durumlarda Alman tarafı, benzer garantiler sunmaya hazır herhangi bir devletle işbirliği yapmasına olanak tanıyan iç düzenlemelere dayanmaktadır.

Emirliklerle etkileşim süreci, genellikle hukuk sistemlerindeki ve adalet standartlarındaki farklılıklarla karmaşık hale gelir. Almanya, idam cezasının uygulandığı veya insanlık dışı muamele risklerinin bulunduğu ülkelere kişilerin iadesine son derece temkinli yaklaşır. Eğer BAE’den gelen talep mali suçlarla ilgiliyse, iade olasılığı artar çünkü bu tür eylemler genellikle çifte suçluluk kriterlerine uyar. Alman adaleti, Arap tarafının suçluluğa dair net kanıtlar ve usuli hakların korunacağına dair garantiler sunmasını talep eder. Almanya’nın, BAE’de aranan kişiler için bir sığınak haline gelmesi nadiren karşılaşılan bir durumdur, çünkü her iki ülkenin kurumları sınır ötesi suçlarla mücadele için işbirliği yapmaya çalışmaktadır.

Emirliklerin, Türkiye veya Almanya’ya suçluları iade etmeyen ülkeler listesinde yer alan bir yargı yetkisi olup olmadığını analiz ederken, uluslararası anlaşmaların dinamiklerini dikkate almak gerekir. Son yıllarda BAE, kara para aklamayla mücadeledeki imajını iyileştirme çabasıyla hukuki yardım anlaşmaları ağını aktif bir şekilde genişletmektedir. Almanya ise, sözleşme boşluğunu doldurmak için Uluslararası Ceza Adaleti Yardımı Yasası’nı (IRG) kullanarak esneklik göstermektedir. Resmi bir iade anlaşmasının yokluğunda, iade süreci karmaşık bir diplomatik süreç haline gelir ve burada insan haklarının korunmasına dair teminatlar talep eden devlet tarafından sağlanan anahtar rolü oynar.

Hukuki temel: Etkileşim neye dayanıyor?

Berlin ve Ankara arasındaki iş birliği kaotik değildir; çok katmanlı bir yasal düzenlemeler sistemiyle sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hiyerarşiyi anlamak, savunma hattını oluşturmak için kritik öneme sahiptir.

1. Uluslararası sözleşmeler

Temel belge 1957 tarihli Avrupa İade Sözleşmesi’dir. Hem Almanya hem de Türkiye bu belgeyi onayladığı için, belirli koşullar sağlandığında, cezai suçlardan dolayı aranan kişilerin iadesi yükümlülüğünü oluşturur.

2. Ulusal Mevzuat FRG (IRG)

İç süreç, Ceza İşlerinde Uluslararası Hukuki Yardım Yasası (IRG) ile düzenlenmektedir. Bu yasa, prosedürü detaylandırır ve herhangi bir yabancı talebin yerine getirilmeden önce geçmesi gereken filtreleri belirler.

3. Anayasal Kalkan (Grundgesetz)

En yüksek hukuki güce Almanya’nın Temel Yasası sahiptir. Madde 16, AB çerçevesindeki nadir istisnalar dışında, Almanya vatandaşlarını iade edilmekten doğrudan korur, ve Madde 1 (İnsan onuru), işkence veya insanlık dışı muamele riski varsa iade edilmesini imkansız kılar.

Almanya’dan iade süreci

Prosedür, genellikle diplomatik kanallar veya Interpol kanalları aracılığıyla gelen yabancı bir devletten resmi bir talebin alınmasıyla başlatılır. Belgelerin ilk incelemesinden sonra Federal Adalet Dairesi (BfJ) tarafından materyaller ilgili savcılığa iletilir. Alman kolluk kuvvetleri, kaçma veya delilleri gizleme riski varsa, kişiyi önceden gözaltına alabilir. Yargı yetkisi, Yüksek Bölge Mahkemesi (Oberlandesgericht) şahsında, iadenin kabul edilebilirliğini değerlendiren hakem rolünü üstlenir. Mahkeme sunulan kanıtları inceler, çifte yargı yetkisinin varlığını kontrol eder ve hedef ülkede insan haklarının ihlal edilme potansiyel risklerini analiz eder.

Önemli bir aşama, talep edilen kişiyle ilgili olarak kendisinin görüşünün dinlenmesidir. Şüpheli, bir avukat hakkına sahiptir ve yabancı bir devlete teslimine karşı itirazlarını sunabilir. Mahkeme iadenin kabul edilemez olduğuna karar verirse, süreç sona erer ve kişi gözaltından serbest bırakılır. Mahkemenin olumlu kararı durumunda ise son söz Adalet Bakanlığı nezdinde federal hükümete aittir. Siyasi organ, talebi ülkenin dış politika çıkarları ve uluslararası yükümlülükleri açısından değerlendirir. Bu iki aşamalı sistem — yargısal inceleme ve idari karar — sürecin maksimum düzeyde objektifliğini garanti eder.

Davanın incelenme süreleri, hukuki meselelerin karmaşıklığına bağlı olarak birkaç aydan bir yıl ve daha fazlasına kadar değişebilir. İadesi gereken kişi, basitleştirilmiş iade prosedürüne rıza göstererek süreci hızlandırabilir. Bu durumda birçok formalite atlanır, bu da gözaltı merkezinde uzun süre kalmaktan kaçınmayı sağlar. Ancak avukatlar, talep eden ülkedeki sonuçların dikkatlice analiz edilmesinden sonra böyle bir adım atılmasını önermektedir. İade ile ilgili nihai karar alındıktan sonra, Almanya polisi yabancı meslektaşlarıyla tutuklunun fiili teslimatının zamanı ve yerini koordine eder.

Suç Kategorileri ve “Çifte Suçluluk”

Almanya insanları otomatik olarak teslim etmez. Çifte suçluluk ilkesi sıkı bir şekilde uygulanır: fiil her iki ülkede de suç olarak kabul edilmelidir.

Ana talep grupları Türkiye tarafından:

  • Genel ceza suçları: Cinayetler, uyuşturucu kaçakçılığı, dolandırıcılık. Bu durumlarda, eğer delil tabanı güçlü ise, iade standart prosedüre göre gerçekleşir.
  • Terörizm suçlamaları (PKK, FETÖ): En zor kategori. Alman mahkemeleri, suçlamanın siyasi bir takibin örtüsü olup olmadığını titizlikle inceler.
  • Devlete karşı suçlar: Casusluk, darbe girişimi. Burada genellikle “siyasi suçlar” için iade yasağı devreye girer.

İade talebinin reddedilme gerekçeleri: Savunma stratejisi

Alman hukuk pratiğinde, Türkiye’ye iadenin engellendiği durumların net bir listesi oluşmuştur. Bu argümanlar, herhangi bir başarılı savunmanın özüdür.

Siyasi güdümlü kovuşturma

Avrupa Konvansiyonu, suçun siyasi nitelik taşıması durumunda veya talebin bir kişinin ırkı, dini, milliyeti ya da siyasi inançları nedeniyle kovuşturulması amacıyla yapılması durumunda iade edilmesini doğrudan yasaklamaktadır. Muhalif faaliyetlerle ilgili davalar bağlamında, bu en sık kullanılan savunma argümanıdır.

İnsan Hakları İhlali Riski

Almanya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uymak zorundadır. İade mümkün değildir, eğer gerçek bir risk («substantial grounds for believing») mevcutsa:

  • İşkence veya onur kırıcı muamele uygulanması.
  • Türkiye’de adil yargılanma eksikliği.
  • Siyasi güdümlü bir hüküm.

Uzmanlaşma Prensibi

Teslim edilen kişi, yalnızca iade talebinde belirtilen suçlardan dolayı yargılanabilir. Eğer teslim edildikten sonra Türkiye’nin yeni, gizli suçlamalar yönelteceğine dair bir şüphe varsa, bu red sebebi olabilir.

İade edilen kişiler için riskler

Savunma oluştururken avukatlar genellikle talepte bulunan ülkenin cezaevi sistemindeki fiili duruma atıfta bulunurlar. Türkiye durumunda, aşağıdaki risk faktörleri geçerlidir:

  • Koşullar: Hapishanelerin aşırı kalabalık olması ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları.
  • Koruma sınırlaması: Avukatlara erişim ve iletişimin gizliliği ile ilgili zorluklar, özellikle ulusal güvenlikle ilgili davalarda.
  • Yargı sistemine baskı: Dikkat çeken davalarda yargıçların bağımsızlığına dair şüpheler.

Almanya ve Türkiye arasındaki iade konusunda yardım için başvurun

Almanya’dan Türkiye’ye iade, birçok değişkeni olan bir denklem gibidir. İade anlaşmasının varlığı, onun uygulanmasını garanti etmez. Alman yargı sistemi, insan haklarını resmi taleplerin önüne koyar, özellikle de siyasi açıdan hassas konular söz konusu olduğunda.

Bununla birlikte, talebi görmezden gelmek mümkün değil. Başarı, risklerin varlığını ve talebin Avrupa hukuk standartlarına uygun olmadığını kanıtlayabilecek uzman hukukçuların zamanında müdahalesine bağlıdır.

SSS: Türkiye’ye iade hakkında sıkça sorulan sorular

Almanya, vatandaşlarını Türkiye’ye iade ediyor mu?

Temel Yasa’nın 16. maddesine göre, Almanya genellikle kendi vatandaşlarını AB üyesi olmayan ülkelere iade etmez. Ancak, eğer bir kişi çifte vatandaşlığa sahipse ve sürekli olarak Türkiye’de yaşıyorsa, durum detaylı bir analiz gerektirir, yine de Alman vatandaşlığı güçlü bir kalkan olmaya devam eder.

İade süreci ne kadar sürer?

Süreç birkaç aydan bir yıl ve daha fazlasına kadar sürebilir. Bu, davanın karmaşıklığına, itirazların sayısına ve Türk tarafından ek garantiler talep edilmesi gerekliliğine bağlıdır.

Eğer Interpol tarafından arandığımı öğrenirsem ne yapmalıyım?

Önleyici olarak emirle çalışmak gereklidir. Uzman avukatlar, tutuklanmadan önce “Kırmızı Bülten”in kaldırılması için Interpol Dosya Kontrol Komisyonu’na (CCF) başvuru yapabilirler, bunun Interpol Anayasası’na (örneğin, siyasi tarafsızlıkla ilgili 3. madde) aykırı olduğunu kanıtlayarak.

Almanya beni iade etmek yerine yargılayabilir mi?

Evet. Aut dedere aut judicare (iade et veya yargıla) ilkesine göre, Almanya kendi sakinini iade etmeyi reddederse, Alman yasalarına göre kendi topraklarında bir ceza davası açabilir (ve bazen açmak zorundadır).

Dr. Anatoliy Yarovyi
Kıdemli Ortak
Saygın bir Hukuk Doktoru olan Dr. Anatoliy Yarovyi, hem Lviv Üniversitesi’nden hem de Stanford Üniversitesi’nden Hukuk Yüksek Lisansı derecelerine sahiptir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçlığı için aday olmuş ve AİHM ile Interpol’de müvekkil savunuculuğu konusunda sağlam bir uzmanlık geliştirmiştir. Uzmanlık alanları iade (extradition), kişisel ve ticari itibar, veri koruma ve seyahat özgürlüğü ile ilgili konuları kapsamaktadır. Karmaşık iade davalarında kapsamlı deneyime sahip olup, çeşitli yargı bölgelerinden gelen iade talepleriyle karşı karşıya kalan müvekkillerini başarıyla temsil ederek hukuki süreç boyunca haklarının korunmasını sağlamıştır.

    Planet
    Planet